Bu yazıda, bireylerin neden eğitim ve öğrenim imkanları bulunmalarına rağmen cahil kalmayı tercih ettiklerini, neden bazı bireylerin yeterli donanıma sahip olmalarına karşın akıl ve mantıkla bağdaşmayan kararlar verdiklerini bir temele oturtmaya çalışacağım.
Yazıya başlarken öncelikle rasyonel irrasyonalite kavramı ve bunun ne olduğu üzerinde durmak istiyorum. Doğal cehalet, herkesin bildiği gibi, bir insanın eğitim ve bilgiye erişme imkânı bulunmaması durumudur. Tıpkı Etiyopya’da yaşayan ilkel kabileler gibi. Rasyonel irrasyonalite, birçok farklı felsefi ekolden farklı tanımlara sahip olsa da aslında yeterli eğitim ve donanıma sahip bir bireyin bile isteye yanlış tercihlerde neden bulunduğu sorusuna cevap verir.
Rasyonel irrasyonaliteye Garret Hardin tarafından kullanılan ‘Ortak Mallar Trajedisi’ örneğini vermek istiyorum. Ortak kullanıla açılmış bir dizi mal düşünelim. Bu malı ihtiyacı olan kadarını kullanan bir kesim olduğu gibi gereğinden çok daha fazla kullanmak isteyen de bir kesim olacaktır. İhtiyacı olan kadar mal kullanan insanlardan bazıları bu hareketi görerek irrasyonel bir davranış sergileyerek kendisi de daha fazla kullanmaya karar verebilir. Kişi, bu hareketinin rasyonel olmadığının farkındadır fakat misillemenin etkisi ile aynı hareketi yapmaya rasyonel biçimde karar vermiştir.
Colorado Üniversitesi Felsefe Profesörü Michael Huemer’a göre rasyonel irrasyonalite, ‘İnsanların bazen araçsal rasyonaliteyi esas alarak epistemik irrasyonaliteyi seçmeleri durumudur.’ Rasyonel irrasyonaliteye dair kapsamlı araştırmalar yürüten Bryan Caplan da bireylerin kararları yüzünden katlanacakları kişisel maliyetin düşük olduğu durumlarda irrasyonel tercihler yapabileceklerini söyler.
Yani insanlar uzun vadede cahil kalmanın yol açacağı masraf daha düşük olduğundan, götürüsü daha az olduğundan cahil kalmayı seçiyorlar. Bu masraf ve maaliyetin mutlaka para cinsinden olması gerekli mi bilmemekle birlikte gerekli olduğunu da düşünmüyorum. Alanında donanımlı doçent ve profesörlerin yetersiz ve görevine uygun olmayan rektörleri seçilerek ataması yapılmak üzere Cumhurbaşkanlığı’na göndermesi bu durumun örneklerindendir. Fakat yazımda özellikle üzerinde durmak istediğim nokta halkı cahilleştirerek demagog yöneticiler seçilmesini sağlamaya yönelik siyasi politikalardır.
Öncelikle demagojiyi anlatmak için Platon’un ünlü şekerci-doktor örneğini kullanmak istiyorum. Demokratik bir toplumda yapılacak bir Cumhurbaşkanlığı seçimi düşünelim. Adaylardan birisi şeker dükkânı işletiyor diğeri ise doktor. Doktor, seçim kampanyasında insanlara onları iyileştirdiğini, hasta olduklarında tedavi ettiğini bu yüzden onu seçmeleri gerektiğini anlatıyor. Şekerci ise sürekli şekerler vererek vatandaşları mutlu ettiğini, doktorun tek yaptığının ise sürekli şekerli şeyler tüketmemek, alkol kullanmamak gibi yasaklar koyduğunu söylüyor. Bu durumda halk, kendisini tedavi eden doktor yerine onlara anlık mutluluklar satan şekerciye oy veriyor.
Demagoji, bu şekilde halkın manevi duygu ve değerleri ile oynayarak onlara gerçek dışı vaat ve umutlar satma ve bu şekilde bireyleri kendine çekmeye çalışma eylemidir. Demagoglar ise bu eylemleri yapan karizmatik liderlerdir.
Basın- yayın hizmetlerinin pahalılaşması ve değişen yayın politikaları, wattpad gibi platformlarda okunan gençlik romanları, topluma pek de bir katkısı bulunmayan ünlüleri konu olan kitaplar ve bu tarz yayınların basımına ağırlık verilmesi; bu tarz ürünlere ulaşımın çok daha kolay olması sayesinde insanların gerçekten onları düşünmeye iten yapıtlardan uzaklaştırılması, demagog liderlerin ileriki kuşaklarda da yükselmesini kolaylaştıracaktır.
İnternet, bilgi edinmenin kolay olduğu bir alan bu doğru fakat unutulan nokta bilgi yaymanın da çok kolay olduğu bir alan olduğu. Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütünün hazırladığı 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi Raporu’na göre Türkiye’de okuduğunuz haberlerin yalnızca %33,97’si doğru. Karşınıza çıkan belirli haber başlıklarını İngilizce aratarak raporun doğruluğunu teyit edebilirsiniz.
Ülkemiz demokrasisinin en tartışılan sorunlarından biri, Türkiye’ye demokrasinin Fransız İhtilali gibi bir halk ayaklanması ile gelmemiş olması, Mustafa Kemal Atatürk tarafından halka benimsetilmiş olmasıdır. Benim de düşünceme göre demokrasi için savaşmamış bir toplum hiçbir zaman demokrasinin ne demek olduğunu, entelektüel demokrasi ve doğuştan bir hak olan demokrasinin farkını anlayamayacaktır. Bunun sonucunda da epistemik olmayan inanç tercihlerini ön plana alarak davranış tercihlerinde bulunacaklardır. Bu da, bu topraklarda demagog liderleri her zaman var olmasını sağlayacaktır.
Toplumlardaki Cahil Kalma İstemi – Rasyonel İrrasyonalite
One response to “Toplumlardaki Cahil Kalma İstemi – Rasyonel İrrasyonalite”
-
[…] Demagoji hakkında uzun uzun yazı yazdım ve yazmaya da devam ediyorum. Yalanlarla, ilkokul düzeyi halk seslenişleriyle ayakta uyutulan halk, 2023 seçimlerinde ekonomi nasıl baskı altında tutuldu düşünmez misiniz? Suudi Prensinden alınan 5 MİLYAR DOLAR borç ile. Oturup Türkçe haber takip etmeye devam edin, yabancı basının haberlerlerinin linkini kaynakçaya koyacağım. Şu an bu borcun vergilerini ödediğinizin farkında olun. […]
Leave a Reply